Bilenen ile bilinmeyen arasında hangisi daha çekici ve hangisi daha estetiktir? Ya da hangisi doğru hangisi yanlıştır?
Ölçme;
Bir kumpas ile bir çiviyi ölçtüğümüzü düşünün. 1 cm. Gerçekte onun 1 cm olmadığını 0,999.. veya 1,000.. Olduğunu söyleyebiliriz. Saat kaç? Sorusunda saat 1:15 olduğunu görüyorsak beynimizden giden algı ile geçen sürede bu gerçekte 1:15 desek de gerçekte 1:15:01 olup artık 🤯 1:15 olmayacaktır.
Bu durumda aslında bildiğimiz dediğimiz gerçekler mutlak doğru ölçü olmadığından doğru değildir. Ben buna “bilinenin yanlışlığı” diyorum.
Akıl;
düşündüğümüz hayatın olaylarında çözüm ararız. Ancak bu çözüm “her şey” karşısında kaos olur. Bu sebeple sınırlayarak doğruyu buluruz. Biyolojide sınıflandırma gibi. Örneğin güneş ☀ tepede ise gündüz 🕐 deriz. Ama beynimiz önceden gece ve gündüz arasında bir sınır 🛂 oluşturmuştur. İşte bu sinir akıldır.
Bilinmeyen;
Siyah 🥋 ile beyaz arasındaki renk nedir? Gri. Az siyah olanda çok siyah olanda nedir gri. Ya da müziğin sesini aç dediğimizde aslında bilmediğimiz bir desibelde sesi açıp açtık deriz. Görüldüğü gibi aslında burada da aklımızın sınırında kalanları gri gibi doğru olduğunu görüyoruz. Buna bilinmeyenin doğruluğu diyorum.
Şimdi iki kutuda bir saat olsun. Kutulardan biri açık 🔓 diğeri kapalı 🔐 . Ve kutulara birer insanın baktığı bir deney düşünelim.
Acaba Saat kaç olabilir sorusunda ne yaşarız? Öncelikle açık kutuya bakan mı yoksa kapalı kutuya bakan mı gece veya gündüz olmasını önemser? Tabi kapalı kutuya bakan çünkü saati tahmin etmesi için sınırlama yapmalıdır.
Bilineni gördüm diyen aklını kullanmayacaktır. Çünkü o gerçeği gördüğünü düşünmektedir. Ve aslında saat 1.15 dediğinde doğruyu söylemiyordur. Ve bununda farkında değildir.
Aynı şekilde kapalı kutuya bakan saat 1.15 olabilir dediğinde kutu kapalı kaldığı sürece gerçeği doğruyu söylüyordur. Çünkü gündüz aralığında bir saat söylemiştir.
Mesela ön kabullerimiz, önkabul bir tümdengelimdir. Ön kabullerin sığ olduğu düşüncesi aslında çok da doğru değil. Zira bilinmezlik ilkesi ve buna bağlı akıl sınırlama aslında bilinmeyenin doğruluğu dur.
Yargılamanın ölçüsü; bilimin mantığın yargıyı ispatlamış olmasıdır, bu durumda bilinenin yanlışlığı vardır.
Bilinenler her zaman yanlışlanır.
3 Replies to “Bilinenin yanlışlığı bilinmeyenin doğruluğu”